Ne kadar minnet duysak azdır ; M.Uzel - Sabah Kayseri

Ne kadar minnet duysak azdır; M.Uzel - Sabah Kayseri - Uzel Ajans A.Ş.

Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 79’uncu yılında onu özlemle anarken, hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz. Onun koyduğu ilkeleri benliğimde hissediyorum. Kendisini hayatta iken görmemiş olmama rağmen onu bizatihini gören insanlardan, hakkında birçok anı dinledim ve okudum. O insanlardan bugünkü gibi, onun aleyhinde konuşanlara da rastlamadım.

Onun hakkında hep sitayişkar olarak bahsettiler. Elbette, bütün bunları hak ediyordu; yapılanları da Türk Halkı olarak herkes görmüştü. Hakkında çıkarılan birçok ölüm fermanına rağmen ölümü göze alarak bu ülkenin bağımsızlığı için çalışmış, savaşmış, hür müstakil Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Sadece bu bile onun ölümsüzlüğünü ortaya koymaktadır. Atatürk’e ne kadar minnet duysak azdır. Özellikle, belirli bir tarihten sonra; önce fısıltı halinde , sonra da seslerini yükselterek ve zamanımızda ağız dolusu hakaret edenler bulunmaktadır. İşin tuhaf yanı; tarih bilgisinden mahrum olan birçok kişi, 5816 sayılı 25/7/1951 tarihinde çıkarılan Mustafa Kemal Atatürk’ü koruma kanununun kendisi tarafından çıkarıldığı ifade etmektedirler. Bu tarihte demokrat parti iktidardadır ve bu kanun onlar tarafından çıkarılmıştır.

‘Korunmaya muhtaçlık’
Atatürk’e çok yakın olan birçok kişi böyle bir kanunun uygun olmadığını, çıkarılmaması gerektiğini söylemesine rağmen kanun çıkarılmıştır. Açıkça ifade etmek gerekirse; bu kanunun Atatürk’ün yaşadığı dönemde çıkarılmamıştır. Muhtemeldir ki; ona bu kanunla koruma getirilerek, korumaya muhtaç birisi olarak lanse edilmek istemiştir. Bana göre onun korunmaya ihtiyacı yoktur. Her demokratik ülkede olduğu üzere, hakaretimiz kelimeler kullanmamak şartıyla tenkitlerle de yapılabilir; eğer hatalı bir icraatı varsa... Yalnız zamanımızda tenkitler o boyuta varmaktadır ki; bunlar akıl ve insaf hudutları içerisinde değildir. Kimisi İstiklal Savaşı’nı sadece Sütçü İmam’ın (1871-1922) önderliğinde Kahramanmaraş’ta Fransızlara karşı yapıldığını ve onun sayesinde Türkiye’nin kurulduğunu ifade ediyor. Burada şunu da zikretmek gerekir ki, Sütçü İmam ve diğer milli kahramanlarımızın önünde saygıyla eğiliriz. Onlara minnet şükranlarımız sonsuzdur ve onların da mekanları cennet olsun.

‘Milletin temsilcileri’
İstiklal Savaşı onlar gibi imanlı bir milletin hür yaşaması için canını feda etmekten bir an bile geri kalmayanlar sayesinde gerçekleşmiştir. Onlar bir bütünün cüzlerini meydana getirmişler ve bu ülke başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, kahraman silah arkadaşları ve şehitlerimizin kanları üzerine inşa edilmiştir. Olayı bir bütün olarak görmediğimiz takdirde Mustafa Kemal Atatürk’ü bir tarafa bıraksak bile, bu İstiklal Savaşında canını veren şehitlerimize hakaret olmuyor mu? Kaldı ki, Mustafa Kemal Atatürk, hiçbir zaman kazandığı zaferleri kendisine mal etmemiştir. Zaferin, Türk Milleti’nin eseri olduğunu ortaya koyarak, onu Türk gençliğine armağan etmiştir. Açık olarak ortada olan diğer bir gerçek ise 23 Nisan 1920’de TBMM açıldıktan sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümüne kadar olan dönemde, bütün kanunların TBMM’de çıktığını görüyoruz. Bunun yanında, TBMM’den her zaman hürmetle bahseden kendisidir. Zira illetin seçtiği bu insanlara saygıda kusur etmemiştir. Onları milletin temsilcileri olarak görmüştür.

‘Saygı çerçevesinde’
Ayrıca ilk meclisteki tutanakları ve konuşmaları lütfen inceleyiniz. Tenkit ve eleştirilerin saygı çerçevesinde nasıl yapıldığını göreceksiniz. Oylamada, parti başkanlarının ve liderlerinin istekleri yönünde oy kullanmakta yoktur. Zira bu 372 milletvekili kelleleri koltuklarının altında olarak Ankara’da toplanmışlardır. Allah’tan başka kimseden korkuları olmayan bu mangal yürekli milletvekillerinin sayesinde ülkemiz kurtulmuş; kuruluşuyla mücadele eden büyüklerimize Allah’tan rahmet diler, saygılarımı sunarım.